Ayasofya’nın Tarihi: Özellikleri ve Mimari Yapısı
Günümüzde oldukça popüler olan Ayasofya’nın tarihi hakkında bilinmesi gereken önemli bilgiler vardır. Ayasofya Camisi aynı zamanda hem Türkiye için hem de dünya için oldukça büyük bir öneme sahip olan tarihi bir yapıdır.
Oldukça köklü bir tarihe sahip olan Ayasofya, günümüzde camiye çevrilmesiyle oldukça gündemde olan bir konudur.
Bu yazımızda, Ayasofya’nın ilk inşa tarihinden, son camiye dönüştürülmesine kadar tüm konuları ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Konu İçeriği
Ayasofya’nın Tarihi
Oldukça köklü bir tarihe sahip olan ve tarihi yarımadada bulunan Ayasofya, Sultanahmet meydanın bulunan bir yapıdır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmeden önce kilise olan Ayasofya, o dönemde Bizans’ın en büyük kilisesi konumundaydı.
İşte Ayasofya’nın tarihi…
Ayasofya’nın İnşası
Ayasofya’nın tarihi, Bizans İmparatoru I. Justinianus‘un saltanatı sırasında hayata geçirilen büyük bir proje olarak kabul edilir. İmparator Justinianus, Bizans İmparatorluğu’nun en önemli hükümdarlarından biriydi ve imparatorluğunu dini ve kültürel açıdan yüceltmek istiyordu. Bu hedef doğrultusunda Ayasofya’nın inşası kararını aldı.
İnşa çalışmaları, M.S. 532 yılında başladı. Ancak bu inşaat süreci öncesinde büyük bir isyanın bastırılması sırasında şehirde çıkan yangın nedeniyle büyük bir tahribat meydana geldi. Bu yangın, Ayasofya’nın inşaatına başlamadan önce var olan eski bir kilisenin yerine yapılmasına olanak sağladı.
İnşaatın başmimarılarının başında Anthemius ve Isidorus gibi deneyimli mühendisler bulunuyordu. İmparator Justinianus, bu mühendislere Ayasofya’nın Bizans İmparatorluğu’nun en büyük ve görkemli kilisesi olması için özel bir tasarım yapma görevi verdi. Ayasofya’nın inşası sırasında binanın alt yapısının güçlendirilmesi ve büyük bir kubbenin inşa edilmesi gibi teknik zorluklarla karşılaşıldı.
Ayasofya’nın Yapılışı
Ayasofya’nın tarihine giriş yapmadan önce ilk inşa dönemine değinmek önemlidir. Ayasofya’nın inşasına, Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) döneminde karar verildi. İnşa çalışmaları, İmparator Justinianus’un saltanatının 5. yılında, yani M.S. 532 yılında başladı.
İnşaatın başmimarı, Anadolu’dan gelen Isidorus ve Anthemius adlı iki deneyimli mühendisti. Bu ikili, Ayasofya’nın döneminin en büyük ve en iddialı yapı projesini gerçekleştirmekle görevlendirildi.
Ayasofya, hızlı bir inşaat sürecine sahipti ve sadece beş yıl içinde tamamlandı. İnşaat malzemeleri olarak özellikle mermer kullanıldı ve bu malzemeler Bizans İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinden getirildi.
İnşaat süreci boyunca, binanın çeşitli bölümlerinde farklı teknikler kullanıldı. Özellikle kubbenin yapımı, o dönemin mühendislik becerilerinin doruk noktalarından biriydi. Bu büyük kubbe, o dönemdeki en büyük kubbelerden biri olarak kabul edilir.
Ayasofya’nın inşaatı 537 yılında tamamlandı ve kilisenin kutsal açılış töreni düzenlendi. Ayasofya, bu dönemde Bizans İmparatorluğu’nun en büyük ve en görkemli kilisesi olarak hizmet verdi.
Ayasofya’nın inşaatı, Bizans sanatının ve mühendislik yeteneklerinin bir örneği olarak kabul edilir ve binanın mimari özellikleri, birçok sonraki dini ve mimari yapının ilham kaynağı oldu.
Ayasofya’nın inşası, tarihi boyunca birçok dönemi ve kültürü yansıtan önemli bir yapıdır ve İstanbul’un sembolü haline gelmiştir.
Bizans Döneminde Ayasofya
Ayasofya’nın tarihi, Bizans İmparatorluğu’nun en önemli dini merkezlerinden biri olarak kabul edildi. Kilise, İstanbul’un tarihi merkezinde yer aldığı için Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’in (şimdi İstanbul) merkezinde bulunuyordu.
İmparatorlar, Ayasofya’yı hem dini hem de siyasi açıdan önemli bir sembol olarak gördüler ve bu nedenle kilise büyük bir dini ve siyasi ritüel merkezi haline geldi.
Ayasofya, Bizans İmparatorları için taç giyme törenlerinin gerçekleştirildiği yerlerden biriydi. İmparatorlar, taç giyme törenleri sırasında Ayasofya’ya girer ve Tanrı’nın kutsamasını alırlardı. Bu törenler, imparatorluğun yeni bir hükümdarını tanıtmanın yanı sıra, imparatorluğun dini meşruiyetini vurgulamak amacıyla da düzenlenirdi.
Ayrıca, Ayasofya, Bizans İmparatorları tarafından çeşitli dini ayinlerin ve kutlamaların merkezi olarak kullanıldı. Önemli dini bayramlar, haç taşıma törenleri ve diğer dini etkinlikler burada düzenlenirdi.
Bu nedenlerle Ayasofya, Bizans İmparatorluğu’nun hem dini hem de siyasi yaşamının merkezi bir figürüydü ve Bizans İmparatorları için taç giyme törenleri gibi olaylar, kilisenin bu önemini vurgulamak için kullanıldı.
Osmanlı Fethi ile Ayasofya
Ayasofya’nın tarihi ve işlevselliği, 1453 yılında İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesinin ardından, Ayasofya, Bizans İmparatorluğu dönemindeki Hristiyan kilisesi statüsünden çıkarılarak camiye dönüştürüldü. Bu dönüşüm sürecinde şu önemli adımlar atıldı:
- Fetih Sonrası Töreni: İstanbul’un fethinin ardından, Osmanlı Padişahı II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) kenti gezip Ayasofya’yı ziyaret etti. Ayasofya’nın Bizans döneminden kalan Hristiyan süslemeleri, fetih sonrası yapılan bir tören sırasında örtüldü.
- Camiye Dönüşüm: Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararı alındı ve kilise, İslam ibadetlerinin yapılabildiği bir camiye dönüştürüldü. İslam dinine uygun olarak içeride bazı değişiklikler yapıldı ve Hristiyan ikonları kaldırıldı.
- Minarelerin Eklenmesi: Ayasofya’nın camiye dönüşümünde önemli bir adım, camiye ait dini gereksinimleri karşılamak amacıyla minarelerin eklenmesiydi. İlk olarak 4 minare eklenirken, sonraki dönemlerde bu sayı artırıldı ve Ayasofya’nın dış cephesi bugünkü görünümüne kavuştu.
- Cami İçi Düzenlemeler: İç mekanda yapılan düzenlemelerle cami için gerekli olan özellikler eklenmiştir. Bu düzenlemeler arasında mihrap, minber, vaaz kürsüsü ve namaz kılanların sıralarının eklenmesi bulunur.
- Cami Olarak Kullanım: Ayasofya, 1453 yılından 1935 yılına kadar cami olarak kullanıldı. Bu dönem boyunca İslam ibadetleri burada düzenli olarak gerçekleştirildi.
Ayasofya, fetihten dolayı harap bir haldeyken Fatih Sultan Mehmet emir vererek bir an evvel Ayasofya’nın temizlenmesini ve camiye çevrilmesi emrini verdi.
O dönem Osmanlı’da inşa edilen yapılarda taş kullanılırdı fakat Ayasofya’nın en kısa sürede tamamlanabilmesi adına tuğla kullanımı ile Ayasofya tamamlanarak camiye dönüştürüldü. Ayasofya’nın minarelerinden birini II. Bayezid ekletmiştir.
Daha sonra ise başa geçen hükümdar Kanuni Sultan Süleyman, fethettiği Macaristan’da mevcut bulunan bir kiliseden iki dev kandili alarak Ayasofya’ya getirmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan’dan getirdiği dev kandiller, günümüzde Ayasofya’da bulunan mihrabın iki yanında yer alıyor.
Ayasofya II. Selim’in döneminde eskimiş ve dayanıksız olduğuna dair belirtiler gösterdiğinde, dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri olarak sayılan Mimar Sinan tarafından restorasyonu yapılmış ve daha sağlam bir hale getirilmiştir.
Ayasofya’nın Müzeye Dönüştürülmesi
Ayasofya’nın tarihi boyunca sürekli olarak değişimlere uğradığı bilinmektedir. 1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti döneminde, Cumhuriyet Hükümeti tarafından Ayasofya’nın statüsü değiştirildi ve cami olarak kullanımı sona erdi. Bu karar, Türkiye’nin laikleşme politikalarının bir parçası olarak alındı.
Ayasofya’nın tarihi boyunca ibadethane olarak kullanılmasını ardından müze olması, Ayasofya hakkında en çok merak edilen konulardan biridir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından “Fetih sembolü” olarak camiye dönüştürülen Ayasofya, Cumhuriyetin ilk yıllarında cami olarak kalmaya devam etse de, 1931 yılında kapatıldı.
Amerikalı arkeolog olan Thomas Whittemore, Ayasofya’daki mozaiklerin yeniden bulunabilmesi için Türkiye yönetiminden izin istedi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Amerikalı arkeolog Thomas Whittemore’a izin vermesinin ardından çalışmalara başlandı ve bu çalışma tam tamına 15 yıl sürdü.
Ayasofya’da yapılan çalışmaların 1947’de tamamlanmasının ardından bir süre geçtikten sonra kapatılmış durumda olan Ayasofya, Bakanlar Kurulu’nun verdiği karar üzerine müze olarak yeniden açılmasına izin verildi.
Ayasofya’nın Yeniden Camiye Dönüştürülmesi
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ayasofya’nın tarihi, sürekli olarak değişimlerle kendini göstermiştir. Nitekim 2020 yılında Türk hükümeti, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararını aldı ve bu karar 1935 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmasından sonra ilk kez bir değişiklik getirdi.
Bu kararın ardında, Ayasofya’nın tekrar cami olarak kullanılması isteği yatıyordu ve bu istek hem dini hem de milli bir simge olarak Ayasofya’nın eski statüsüne geri dönmesini amaçlıyordu.
Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararı, Türkiye’de ve uluslararası düzeyde farklı tepkilere yol açtı. Bazıları bu adımı kültürel ve tarihi önemine zarar verecek bir değişiklik olarak görürken, diğerleri ise Ayasofya’nın aslında cami olarak inşa edildiğini ve bu statüye geri dönmesinin doğal olduğunu savundu.
Ayasofya’nın camiye dönüşümü, İstanbul’daki “Ayasofya Camii” adı altında yeniden ibadete açıldı. Bu süreçte yapılan törende caminin minberi ve mihrabı yeniden düzenlendi ve namaz kılınabilmesi için gerekli düzenlemeler yapıldı.
Ayrıca, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararı, dünya genelinde farklı reaksiyonlar ve tartışmalara neden oldu. UNESCO ve bazı ülkeler, bu kararı eleştirdi ve Ayasofya’nın Dünya Mirası statüsünün etkilenmesinden endişe ettiler.
Ayasofya Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Ayasofya’nın tarihi oldukça köklü bir geçmişe sahip olması, birçok hikâyesinin bulunmasına neden olmuştur. İşte Ayasofya hakkında bilmeniz gereken önemli bilgiler…
1- Üç Kez İnşa Edildi
Ayasofya hakkında en yaygın olan bilgilerden biri de Ayasofya’nın üç kez inşa edilmesidir. Ortaya çıkan ayaklanmalar sonucunda yanarak harap bir hale gelmesinin arından yeniden inşa edildi ve yeniden inşası tam tamına üç kez oldu. Günümüzde ise hâlâ sapa sağlam bir şekilde ayakta.
2- Sütunları ve Mermerleri
Dönemin İmparatoru, Ayasofya’nın yeniden inşasını yaparken eski yapılardan ve antik kentlerden toplattığı malzemelerle Ayasofya’yı yeniden inşa etti.
3- Mozaiği Apsisi
Ayasofya hakkında fazla bilinmeyen Apsis Mozaiği, Ayasofya’da kullanılan ilk figürlü mozaiktir. Ayasofya’da mevcut olan mozaikte Hz. Meryem’in gösterişli bir tahtta kucağında Hz. İsa’yı tutarak oturduğu betimlenmiş.
4- Viking Yazısı
Ayasofya’nın güney galerisinin orta kısmında bulunan mermerlerin üzerinde bir Viking yazısı bulunuyor. Mermerlerin üzerinde bulunan Viking yazısının 9. yüzyıla ait olduğu araştırmalar sonucunda anlaşılmıştır. Ayasofya’daki mermer korkulukların üzerine yazılan yazıyı paralı asker olarak Doğu Roma ordusunda yer alan bir Viking askeri tarafından yazıldığı düşünülüyor.
5- Komutan Henricus Dandolo’nun Mezar Taşı
Ayasofya’da Deisis Mozaiği’nin karşısında bulunan mezar taşı, 1205 yılında Haçlı Seferi’ni yöneten komutan Henricus Dandolu’ya ait bir mezar taşıdır.
6- Sunu Mozaiği
Ayasofya hakkında bilinmesi gereken bilgilerden biri de Ayasofya’nın güney yönünde bulunmakta olan Güzel Kapı’nın üzerinde yer alan Sunu Mozaiği’nde İmparatorların kiliseyi ve şehri korumak için Hz. Meryem’e kiliseyi ve şehri sunmalarını betimliyor.
Ayasofya’nın tarihi süreçlerde sürekli değişime uğradığı tarih kaynaklarında da yer almaktadır. 2020’de yeniden camiye dönüştürülmesi ile Ayasofya’nın tarihi açısından yeni bir karara daha imza atılarak, 50 yıl sürecek bir restorasyon çalışması başlatıldı.
Günümüze kadar Ayasofya’nın tarihi böyle iken bundan sonraki dönemlerde ne gibi değişimlere uğrayacağını bilemeyiz. Ancak şunu net ifade edebiliriz. Ayasofya’nın tarihi hem Müslümanlar hem de Hıristiyanlar için önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden Ayasofya’nın tarihi ile sadece Müslümanlar ilgilenmiyorlar.
SSS
Ayasofya'nın dini geçmişi nedir?
Ayasofya, Bizans İmparatorluğu döneminde kilise olarak kullanıldı. 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildikten sonra camiye dönüştürüldü ve bu şekilde kullanıldı. 1935 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti tarafından müze olarak kullanılmaya başlandı. 2020 yılında yeniden camiye dönüştürüldü.
Ayasofya'nın mimarisi nasıldır?
Ayasofya’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri büyük kubbesidir. Ayrıca, dönemin en büyük mozaiklerine ve mermer süslemelere sahiptir. İslam döneminde camiye dönüştürülmesi sırasında iç mekanda bazı değişiklikler yapıldı.
Ayasofya'nın statüsü nedir?
2020 yılında Türk hükümeti tarafından Ayasofya tekrar camiye dönüştürülerek İstanbul’daki Ayasofya Camii olarak kullanılmaya başlandı.