Kültür Nedir, Anlamı, Özellikleri, Kültürü Oluşturan Unsurlar Nelerdir?
Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılan, geçmişten beri değişerek devam eden, kendine özgü, sanatı, inançları, örf ve adetleri, anlayış ve davranışları ile onun kimliğini oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzıdır.
Kültür bireyin; düşünsel, inançsal, duygusal etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan, değerler ve nesiller boyu aktarılan davranışlar bütünüdür. İnsanların oluşturduğu farklı gruplar farklı kültürler doğurur. Bu doğurtma sonunda her topluluğa özgü yazı, müzik, kıyafet, din, dil, yemek ortaya çıkar. Genel olarak kültür dendiğinde herhangi bir toplumun belli dönemlerde yapısı ve o toplumun inşa ettiği maddi, manevi ilişkiler bütünüdür.
Konu İçeriği
Kültür Nedir?
Toplumsal gelişimle birlikte her toplumun kendine ait kültürü, gelenekleri, örf ve adetleri çıkmıştır. Ancak her toplum kendi kültürünü inşa ederken geçmişteki kültür mirasını devralarak devam eder. Bir ülkede demokrasi olursa toplumun kültür seviyesi belli bir düzeye gelir.
Kültür kelimesinin anlamı Latince “colere” sözcüğünden gelir. Türkçe karşılığı olan “ekin” kelimesi bu anlama tekabül eder. Kültür, toplumun oluşması için gerekli bir unsurdur. Kültür, insanların kendi ellerinde var ettikleri düşünsel, inançsal, duygusal etkinliklerin sonucunda çıkarttıkları ve bunu değer olarak benimseyip nesilden nesile aktardıkları davranışların tümüdür.
Kültür, bir toplumun meydana getirdiği her şeydir ve kültür üreten toplumlara millet denir. Millet ise aynı ırka mensup olanlara millet teşkil eder. Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan aralarında dil, din, ırk, tarih, ırk, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğudur.
Her bireyin doğduktan sonraki yaşantısını belirleyen kültür, rutinleşmiş kurallar sistemidir. Bu sistemin parçası halinde doğan insan, kendi yarattığı bir çevrede yaşar. Oluşturduğu ortam içerisine politika, ekonomi, siyasi, entelektüel sınıflanma içine girerek doğal çevreyi hâkimiyeti içerisine alır ve bir takım değişikliler içerisine girer.
İnsanların, konuştuğu dil, pişirdiği yemek, edebiyatı, sanatı, felsefesi toplumun kültürüdür ve kültürü olan toplumlara millet denir. Ancak medeniyet kavramı millet kavramıyla aynı görülse de birbirinden farklıdır. Medeniyet, milletlerin diğer milletlerle iletişim haline geçip paylaştığı değerlerdir.
Örnek vermek gerekirse; Türklerin kendine özgü kültürleri vardır ve bunun ortaya çıkmasında daha önceki yaşamış olan Türk- İslam Medeniyeti adı altındaki Türklerdir. Aynı şekilde Türklerin Batılı toplumla ortak değerler paylaşmasıyla da Batı Medeniyetinin ortaya çıkmasından söz edebiliriz.
Dikkatinizi çekmem gereken diğer bir husus da her toplumun kültüre sahip olmayabilir ya da kültürün olduğu yerde medeniyetin var olmaması mümkün kılınabilir.
Kültürel Unsurlar Nelerdir?
Kültürel unsurlar, bir kültürü oluşturan maddi ve manevi değerlerdir. Maddi kültürel unsurlar, bir toplumun ürettiği ve kullandığı nesnelerdir. Örneğin, evler, araçlar, kıyafetler, sanat eserleri, yemekler maddi kültüre örnek verilebilir. Manevi kültürel unsurlar ise bir toplumun değerleri, inançları, gelenekleri ve göreneklerini kapsar. Örneğin, din, dil, ahlak, hukuk, sanat, edebiyat manevi kültüre örnek verilebilir.
Kültürel unsurlar, bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılan ve bir toplumun kimliğini oluşturan unsurlardır. Kültürel unsurlar, bir toplumun ortak yaşam biçimini ve dünyayı anlamlandırma biçimini yansıtır.
Maddi kültürel unsurlar
- Dil: Bir toplumun ortak iletişim aracıdır.
- Giyim: Bir toplumun sosyal statüsünü, coğrafi konumunu, iklimini ve kültürel özelliklerini yansıtır.
- Gıda: Bir toplumun beslenme alışkanlıklarını ve kültürünü yansıtır.
- Mimari: Bir toplumun yaşam biçimini, dini inançlarını ve kültürel özelliklerini yansıtır.
- Sanat: Bir toplumun estetik anlayışını ve yaratıcılıklarını yansıtır.
- Teknoloji: Bir toplumun üretim ve yaşam biçimini yansıtır.
Manevi kültürel unsurlar
- Din: Bir toplumun dünyayı anlamlandırma biçimini ve değerlerini yansıtır.
- İnançlar: Bir toplumun dünyayı anlamlandırma biçimini ve değerlerini yansıtır.
- Gelenekler: Bir toplumun geçmişten gelen değerlerini ve davranış biçimlerini yansıtır.
- Görenekler: Bir toplumun geçmişten gelen değerlerini ve davranış biçimlerini yansıtır.
- Hukuk: Bir toplumun düzenini ve işleyişini sağlayan kurallardır.
- Ahlak: Bir toplumun iyi ve kötüyü ayırt etme biçimini yansıtır.
- Sanat: Bir toplumun estetik anlayışını ve yaratıcılıklarını yansıtır.
- Edebiyat: Bir toplumun kültürünü ve değerlerini yansıtır.
Kültürel unsurlar, bir toplumda yaşayan insanların ortak ürünüdür. Kültürel unsurlar, insanlar tarafından öğrenilir ve sonraki nesillere aktarılır. Kültürel unsurlar, bir toplumun kimliğini ve değerlerini oluşturur.
Kültür Nasıl Oluşur?
Kültür, bir toplumun ortak yaşam biçimi ve dünyayı anlamlandırma biçiminin bir sonucu olarak oluşur. Kültür, bir toplumda yaşayan insanların ortak ürünüdür. Kültür, bir toplumun geçmişten gelen değerlerini ve geleneklerini içerir. Kültür, insanlar tarafından öğrenilir ve sonraki nesillere aktarılır.
Kültür, aşağıdaki faktörlerin etkisiyle oluşur:
- Coğrafi konum: Bir toplumun coğrafi konumu, iklimi, doğal kaynakları, bitki örtüsü ve hayvan yaşamı, kültürün oluşumunu etkiler. Örneğin, deniz kenarındaki bir toplumda yaşayan insanların kültürü, iç kesimlerde yaşayan bir toplumda yaşayan insanların kültüründen farklı olabilir.
- Tarih: Bir toplumun tarihi, kültürün oluşumunu etkiler. Örneğin, savaşlar, doğal afetler, ekonomik krizler gibi tarihsel olaylar, kültürün oluşumunu ve gelişimini etkileyebilir.
- Din: Din, kültürün önemli bir unsurudur. Din, bir toplumun değerlerini, inançlarını ve yaşam biçimini etkiler.
- Dil: Dil, kültürün önemli bir aracıdır. Dil, bir toplumun değerlerini, inançlarını ve geleneklerini yansıtır.
- Eğitim: Eğitim, kültürün aktarılmasında önemli bir rol oynar. Eğitim yoluyla, kültürel unsurlar bir kuşaktan diğerine aktarılır.
- İletişim: İletişim, kültürel etkileşimi sağlar. Farklı kültürlerden insanların bir araya gelmesi, kültürel çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olur.
Kültür, dinamik bir yapıya sahiptir. Kültür, zaman içinde değişir ve gelişir. Kültürel değişim, iç ve dış faktörlerin etkisiyle gerçekleşebilir. İç faktörler arasında doğal afetler, savaşlar, ekonomik krizler gibi faktörler yer alır. Dış faktörler arasında ise teknolojik gelişmeler, küreselleşme gibi faktörler yer alır.
Kültür, bir toplum için önemli bir yere sahiptir. Kültür, bir toplumun kimliğini, değerlerini ve geleneklerini oluşturur. Kültür, bir toplumun üyelerine ortak bir kimlik duygusu kazandırır ve toplumda birlik ve beraberliği sağlar. Kültür, bir toplumun üyelerinin dünyayı anlamasına ve onunla uyum içinde yaşamalarına yardımcı olur.
Kültürel Çeşitlilik Nedir?
Kültürel çeşitlilik, farklı kültürlerin bir arada bulunması durumudur. Dünyada farklı kültürlerden insanlar bir arada yaşamaktadır. Bu durum, kültürel çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kültürel çeşitlilik, toplumların birbirini daha iyi anlamalarına ve dünyayı daha zengin bir şekilde deneyimlemelerine yardımcı olur.
Kültürel çeşitlilik, aşağıdaki unsurları içerir:
- Dil: Farklı diller
- Din: Farklı dinler
- İnançlar: Farklı inançlar
- Gelenekler: Farklı gelenekler
- Görenekler: Farklı görenekler
- Sanat: Farklı sanatlar
- Edebiyat: Farklı edebiyatlar
- Mutfaklar: Farklı mutfaklar
- Kıyafetler: Farklı kıyafetler
- Mimari: Farklı mimariler
Kültürel çeşitlilik, toplumların zenginliğini ve dinamizmini sağlayan önemli bir unsurdur. Kültürel çeşitlilik, aşağıdaki faydaları sağlar:
- Karşılıklı anlayış ve saygıyı artırır. Farklı kültürlerden insanlar bir arada yaşadıkları zaman, birbirlerinin kültürlerini daha iyi tanıma ve anlama fırsatı bulurlar. Bu durum, karşılıklı anlayış ve saygının artmasına yardımcı olur.
- Yeni fikir ve bakış açıları kazandırır. Farklı kültürler, farklı değerler, inançlar ve yaşam biçimleri içerir. Farklı kültürlerden insanlar bir araya geldiklerinde, yeni fikir ve bakış açıları kazanma fırsatı bulurlar. Bu durum, yaratıcılığı ve yenilikçiliği teşvik eder.
- Toplumsal uyumu sağlar. Kültürel çeşitlilik, toplumda farklı kültürlerden insanların bir arada yaşamasını sağlar. Bu durum, toplumsal uyumun sağlanmasına yardımcı olur.
Kültürel çeşitlilik, dünyanın her yerinde karşılaştığımız bir gerçektir. Kültürel çeşitliliği korumak ve geliştirmek, toplumların refahı ve gelişimi için önemlidir.
Kültürel Aktarım Nedir?
Kültürel aktarım, kültürel unsurların bir toplumdan diğerine veya bir kuşaktan diğerine aktarılması sürecidir. Kültürel aktarım, sözlü anlatım, yazılı anlatım, görsel sanatlar, müzik, dans, ritüeller gibi çeşitli yollarla gerçekleşebilir.
Kültürel aktarım, bir toplumun kimliğinin ve değerlerinin korunması ve aktarılması için önemli bir süreçtir. Kültürel aktarım yoluyla, bir toplumun geçmişten gelen değerleri, gelenekleri ve sanat eserleri, sonraki nesillere aktarılır.
Kültürel aktarım, aşağıdaki yollarla gerçekleşebilir:
- Sözlü anlatım: Kültürel unsurlar, sözlü anlatım yoluyla bir kuşaktan diğerine aktarılabilir. Örneğin, masallar, destanlar, şarkılar, bilmeceler ve atasözleri, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
- Yazılı anlatım: Kültürel unsurlar, yazılı anlatım yoluyla da aktarılabilir. Örneğin, kitaplar, dergiler, gazeteler, makaleler ve şiirler, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
- Görsel sanatlar: Kültürel unsurlar, görsel sanatlar yoluyla da aktarılabilir. Örneğin, resimler, heykeller, fotoğraflar ve müzikaller, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
- Müzik: Kültürel unsurlar, müzik yoluyla da aktarılabilir. Örneğin, şarkılar, türküler, ezgiler ve danslar, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
- Dans: Kültürel unsurlar, dans yoluyla da aktarılabilir. Örneğin, halk dansları, geleneksel danslar ve ritüel danslar, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
- Ritüeller: Kültürel unsurlar, ritüeller yoluyla da aktarılabilir. Örneğin, dini törenler, düğünler ve cenazeler, kültürel unsurların aktarılmasında önemli bir rol oynar.
Kültürel aktarım, toplumların gelişimi ve değişimi için de önemli bir rol oynar. Kültürel aktarım yoluyla, farklı kültürler arasında etkileşim ve iletişim sağlanır. Bu durum, kültürel çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesine yardımcı olur.
Kültürel aktarım, aşağıdaki faydaları sağlar:
- Kültürel çeşitliliğin korunmasını ve geliştirilmesini sağlar.
- Karşılıklı anlayış ve saygıyı artırır.
- Yeni fikir ve bakış açılarının ortaya çıkmasını sağlar.
- Toplumsal uyumu sağlar.
- Kültürel yaratıcılığı teşvik eder.
Kültürel Değişim Nedir?
Kültürel değişim, bir kültürün zaman içinde değişmesi durumudur. Kültürel değişim, iç ve dış faktörlerin etkisiyle gerçekleşebilir. İç faktörler arasında doğal afetler, savaşlar, ekonomik krizler gibi faktörler yer alır. Dış faktörler arasında ise teknolojik gelişmeler, küreselleşme gibi faktörler yer alır.
Kültürel değişim, aşağıdaki şekillerde gerçekleşebilir:
- Kültürel unsurların yenilenmesi: Kültürel unsurlar, zaman içinde yenilenir. Örneğin, bir toplumun dili, kıyafetleri, gelenekleri ve görenekleri zaman içinde değişebilir.
- Kültürel unsurların uyarlanması: Kültürel unsurlar, farklı kültürlerden gelen unsurlarla uyarlanabilir. Örneğin, bir toplumun kültüründe yabancı bir dilin veya geleneğin benimsenmesi, kültürel değişime neden olabilir.
- Kültürel unsurların terk edilmesi: Kültürel unsurlar, zaman içinde terk edilebilir. Örneğin, bir toplumun eski gelenek ve görenekleri, modernleşmeyle birlikte terk edilebilir.
Kültürel değişim, toplumların gelişimi ve uyumu için önemli bir süreçtir. Kültürel değişim yoluyla, toplumlar yeni fikir ve bakış açıları kazanabilirler. Bu durum, toplumların gelişmesine ve ilerlemesine yardımcı olur.
Kültürel değişimin olumlu ve olumsuz etkileri olabilir. Olumlu etkileri arasında, yeni fikir ve bakış açılarının ortaya çıkması, toplumsal uyumun artması ve toplumsal yaratıcılığın teşvik edilmesi sayılabilir. Olumsuz etkileri arasında ise kültürel kimliğin zayıflaması, toplumsal çatışmanın artması ve kültürel çeşitliliğin azalması sayılabilir.
Kültürel değişim, toplumların dinamik bir yapıya sahip olmasından kaynaklanır. Toplumlar, çevrelerindeki değişen koşullara uyum sağlamak için kültürel değişime ihtiyaç duyarlar.
Kültürel Çatışma Nedir?
Kültürel çatışma, farklı kültürlerden insanların bir arada yaşarken ortaya çıkan anlaşmazlıklardır. Kültürel çatışma, farklı kültürlerin değerleri, inançları ve gelenekleri arasındaki farklılıklardan kaynaklanabilir. Kültürel çatışma, toplumlarda huzursuzluğa ve şiddete neden olabilir.
Kültürel çatışmanın nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
- Değerlerdeki farklılıklar: Farklı kültürler, farklı değerlere sahiptir. Bu farklılıklar, insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir. Örneğin, bir kültürde saygı duyulan bir davranış, başka bir kültürde saygısız kabul edilebilir.
- İnançlardaki farklılıklar: Farklı kültürler, farklı inançlara sahiptir. Bu farklılıklar, insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir. Örneğin, bir kültürde kabul gören bir din, başka bir kültürde kabul görmeyebilir.
- Geleneklerdeki farklılıklar: Farklı kültürler, farklı geleneklere sahiptir. Bu farklılıklar, insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir. Örneğin, bir kültürde yaygın olan bir davranış, başka bir kültürde yaygın olmayabilir.
- Göreneklerdeki farklılıklar: Farklı kültürler, farklı göreneklere sahiptir. Bu farklılıklar, insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir. Örneğin, bir kültürde kabul gören bir davranış, başka bir kültürde kabul görmeyebilir.
Kültürel çatışmanın sonuçları arasında şunlar aşağıdaki durumların meydana gelmesi çoğu zaman kaçınılmaz olur;
- Huzursuzluk: Kültürel çatışma, toplumlarda huzursuzluğa neden olabilir. Bu durum, toplumsal gerilimin artmasına ve şiddet olaylarına yol açabilir.
- Yabancılaşma: Kültürel çatışma, insanlar arasında yabancılaşmaya neden olabilir. Bu durum, toplumsal uyumun bozulmasına ve ayrışmaya yol açabilir.
- Ayrımcılık: Kültürel çatışma, ayrımcılığa neden olabilir. Bu durum, toplumsal eşitliğin bozulmasına ve hak ihlallerine yol açabilir.
Tarihte kültürel çatışmaları önlemek amacıyla genel olarak aşağıdakiler uygulanmıştır.
- Kültürel farkındalık: Farklı kültürleri ve değerleri tanımak, kültürel çatışmayı önlemeye yardımcı olur.
- Karşılıklı anlayış: Farklı kültürlere ve değerlere saygı duymak, kültürel çatışmayı önlemeye yardımcı olur.
- Kültürel iletişim: Farklı kültürlerden insanlar arasında iletişim kurmak, kültürel çatışmayı önlemeye yardımcı olur.
Kültürel çatışma, günümüzde dünyanın birçok yerinde karşılaştığımız bir sorundur. Kültürel çatışmayı önlemek ve çözmek için yukarıdaki önerilere uymak önemlidir.
Kültürel Diplomasi Nedir?
Kültürel diplomasi, bir ülkenin kültürel değerlerini ve ürünlerini kullanarak başka ülkelerle ilişkiler kurması ve geliştirmesidir. Kültürel diplomasi, bir ülkenin itibarını ve etkisini artırmanın, uluslararası işbirliğini geliştirmenin ve çatışmaları önlemenin bir yoludur.
Kültürel diplomasi, aşağıdaki araçları kullanır:
- Kültürel değişim programları: Kültürel değişim programları, farklı kültürlerden insanların bir araya gelmesini sağlar. Bu programlar, karşılıklı anlayış ve saygıyı artırmaya yardımcı olur.
- Kültürel etkinlikler: Kültürel etkinlikler, bir ülkenin kültürünü tanıtmanın bir yoludur. Bu etkinlikler arasında sergiler, konserler, festivaller ve konferanslar yer alır.
- Kültürel kuruluşlar: Kültürel kuruluşlar, bir ülkenin kültürünü ve değerlerini yurtdışında tanıtmaya yardımcı olur. Bu kuruluşlar arasında müzeler, kütüphaneler ve sanat galerileri yer alır.
Kültürel diplomasi, günümüzde giderek daha önemli hale gelen bir araçtır. Küreselleşmenin artmasıyla birlikte, farklı kültürlerden insanlar bir arada yaşamaya başlamıştır. Kültürel diplomasi, bu farklı kültürler arasında anlayış ve hoşgörüyü artırmaya yardımcı olur.
Kültürel diplomasinin aşağıdaki faydaları vardır:
- Karşılıklı anlayış ve saygıyı artırır. Kültürel diplomasi, farklı kültürlerden insanların bir araya gelmesini sağlayarak karşılıklı anlayış ve saygıyı artırmaya yardımcı olur.
- Uluslararası işbirliğini geliştirir. Kültürel diplomasi, farklı kültürler arasında ortak çıkarları ve değerleri keşfetmeye yardımcı olarak uluslararası işbirliğini geliştirmeye yardımcı olur.
- Çatışmaları önler. Kültürel diplomasi, farklı kültürler arasında anlayış ve hoşgörüyü artırarak çatışmaları önlemeye yardımcı olur.
Kültürel diplomasi, bir ülkenin dış politikasının önemli bir parçasıdır. Kültürel diplomasi, bir ülkenin itibarını ve etkisini artırmanın, uluslararası işbirliğini geliştirmenin ve çatışmaları önlemenin bir yoludur.
Kültürel Miras Nedir?
Kültürel miras, önceki kuşaklardan günümüze aktarılan ve bir toplumun kimliğini ve değerlerini oluşturan maddi ve manevi değerlerdir. Kültürel miras, bir toplumun geçmişini, bugününü ve geleceğini yansıtır.
Kültürel miras, aşağıdaki unsurları içerir:
- Maddi kültürel miras: Taşınmaz kültürel miras (anıtlar, sitler, kentsel ve kırsal yerleşimler), taşınabilir kültürel miras (eserler, koleksiyonlar, belge ve kayıtlar) ve doğal kültürel miras (doğal alanlar, peyzajlar, jeolojik yapılar) gibi maddi unsurları içerir.
- Manevi kültürel miras: Gelenekler, görenekler, ritüeller, dil, müzik, dans, el sanatları, halk bilimi gibi manevi unsurları içerir.
Kültürel miras, bir toplumun kimliğini ve değerlerini oluşturan önemli bir unsurdur. Kültürel miras, bir topluma ortak bir kimlik duygusu kazandırır ve toplumda birlik ve beraberliği sağlar. Kültürel miras, bir toplumun geçmişini ve bugününü anlamamıza yardımcı olur.
Kültürel mirasın korunması, bir toplumun geleceği için önemlidir. Kültürel mirasın korunması, bir toplumun kimliğini ve değerlerini gelecek nesillere aktarmanın bir yoludur. Kültürel mirasın korunması için aşağıdaki önlemler alınabilir:
- Kültürel mirasın tespit edilmesi ve belgelenmesi: Kültürel mirasın tespit edilmesi ve belgelenmesi, kültürel mirasın korunması için ilk adımdır.
- Kültürel mirasın korunması ve restorasyonu: Kültürel mirasın korunması ve restorasyonu, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasını sağlar.
- Kültürel mirasın tanıtılması ve yaygınlaştırılması: Kültürel mirasın tanıtılması ve yaygınlaştırılması, kültürel mirasa sahip çıkılmasını sağlar.
Kültürel mirasın korunması, bir toplumun sorumluluğudur. Kültürel mirasın korunması için toplumdaki herkesin çabası önemlidir.
İbn-i Haldun’a Göre Kültür
İbn-i Haldun, “Umran” kelimesini kültür, medeniyet ve toplum anlamında kullanır. Ona göre umran, insanların bir araya gelerek oluşturduğu ve sürekli gelişen bir yapıdır. Umran, maddi ve manevi unsurlardan oluşur. Maddi unsurlar, bir toplumun ürettiği ve kullandığı nesnelerdir. Manevi unsurlar ise bir toplumun değerleri, inançları, gelenekleri ve göreneklerini kapsar.
İbn-i Haldun’a göre kültür, bir toplumun maddi ve manevi unsurlarının bütünüdür. Kültür, bir toplumun kimliğini ve değerlerini oluşturur. Kültür, bir toplumun üyelerine ortak bir kimlik duygusu kazandırır ve toplumda birlik ve beraberliği sağlar. Kültür, bir toplumun üyelerinin dünyayı anlamasına ve onunla uyum içinde yaşamalarına yardımcı olur.
İbn-i Haldun, kültürel çeşitliliğin önemini vurgular. Ona göre farklı kültürlerden insanların bir araya gelmesi, kültürel etkileşim ve iletişimi sağlar. Kültürel çeşitlilik, toplumların birbirini daha iyi anlamalarına ve dünyayı daha zengin bir şekilde deneyimlemelerine yardımcı olur.
İbn-i Haldun’un kültür anlayışı, günümüz sosyolojisinin temellerini oluşturur. Onun umran kavramı, kültür, medeniyet ve toplum kavramlarını aynı potada eriten ve bu kavramlar arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir kavramdır.
İbn-i Haldun’un kültür anlayışının bazı temel özellikleri şunlardır:
- Kültür, bir toplumun maddi ve manevi unsurlarının bütünüdür.
- Kültür, bir toplumun kimliğini ve değerlerini oluşturur.
- Kültür, bir toplumun üyelerine ortak bir kimlik duygusu kazandırır ve toplumda birlik ve beraberliği sağlar.
- Kültür, bir toplumun üyelerinin dünyayı anlamasına ve onunla uyum içinde yaşamalarına yardımcı olur.
- Kültürel çeşitlilik önemlidir.
İbn-i Haldun’un kültür anlayışı, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Onun kültürün maddi ve manevi unsurlarını birlikte ele alan anlayışı, kültürel çeşitliliğin önemini vurgulayan anlayışı, günümüz sosyolojisinin temellerini oluşturmaktadır.
İbn-i Haldun, kültüre “umran” adını vermiştir. Umran, bir toplumda yaşayan insanların ortak yaşam biçimini ve dünyayı anlamlandırma biçimini ifade eder. İbn-i Haldun’a göre kültür, aşağıdaki unsurlardan oluşur:
- Tabiat şartları: Bir toplumun kültürü, yaşadığı coğrafi şartlar tarafından şekillenir. Örneğin, soğuk iklimlerde yaşayan toplumların kültürü, sıcak iklimlerde yaşayan toplumların kültüründen farklıdır.
- İklim şartları: Bir toplumun kültürü, yaşadığı iklim şartları tarafından da şekillenir. Örneğin, kurak iklimlerde yaşayan toplumların kültürü, nemli iklimlerde yaşayan toplumların kültüründen farklıdır.
- Yaşam tarzı: Bir toplumun kültürü, yaşadığı coğrafi ve iklim şartlarına göre şekillenen yaşam tarzı tarafından da belirlenir. Örneğin, göçebe toplumların kültürü, yerleşik toplumların kültüründen farklıdır.
- Ekonomik faaliyetler: Bir toplumun kültürü, ekonomik faaliyetleri tarafından da şekillenir. Örneğin, tarım toplumlarının kültürü, sanayi toplumlarının kültüründen farklıdır.
- Din ve inançlar: Bir toplumun kültürü, din ve inançları tarafından da şekillenir. Örneğin, İslam toplumlarının kültürü, Hıristiyan toplumlarının kültüründen farklıdır.
İbn-i Haldun, kültürün bir toplumun tarihsel gelişiminde önemli bir rol oynadığını savunur. Ona göre, kültür, bir toplumun yükseliş ve çöküşünde belirleyici bir faktördür. İbn-i Haldun’a göre, güçlü bir kültüre sahip olan toplumlar, daha uzun ömürlü ve daha başarılı olurlar.
İbn-i Haldun’un kültür anlayışı, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Kültür, bir toplumun kimliğini, değerlerini ve geleneklerini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Kültür, bir toplumun işleyişini ve düzenini sağlar. Kültür, farklı toplumlar arasında etkileşim ve iletişimi sağlar.
Kültür ve Medeniyet Arasındaki İlişki
Kültür ile medeniyet kavramları sürekli birbirine karıştırılan ancak birbirinden farklı anlamlara gelen karıştırılmaması gereken iki farklı kavramdır. Millet, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek, görenek birliği gibi benzer özellikler taşıyan ve aynı topraklarda yaşayan toplulukların oluşturdukları değerler bütünüdür.
Medeniyet ise, milletlerin kendine ait değerlerinin diğer milletler tarafından benimsenerek ortak payda da benimsediği duruma verilen genel addır. Yani, milletlerarası ortak değerlerin yükseldiği yaşam biçiminin tümüdür. Bu ortak değerlerin kapsamı farklı kültürlerin olmasıdır. Bu nedenle kültür milli, medeniyet ise milletler arası olarak adlandırılabilir.
Bu iki kavramın farkını daha iyi anlamanız adına bir örnekten yola çıkarak anlatacağım. Varsayalım ki, Orta doğudaki yer alan, ülkeler arasında Türkiye, Arabistan ve İran aynı coğrafyada olsalar bile birbirinden farklı kültürler taşıdıkları için dünya görüşlerinden tutun, edebiyat ve hatta yönetim biçimine kadar farklılıklar gösterir.
Ancak birbirlerini bağlı kılan temel özellik ”İslam medeniyeti” adı altında toplayan ortak özellikler olmuştur. Buna benzeş başka bir örnek ise Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerin Hristiyan dininin çatısında toplanıp “Batı medeniyetini “oluşturmasıdır.
Batı Medeniyeti Nedir?
Herkesin bildiği üzere Batı medeniyetine mensup olan Hristiyan ülkelerinin oluşturdukları topluluklar ve bu toplumun maddi, manevi değerleri akla gelir.
Batı medeniyeti adı altından oluşturan birbirinden farklı kültürlere sahip olan ve aynı dine mensup oldukları halde, dilleri adetleri, ahlak anlayışları, yaşam biçimleri ve sanata bakı açıları bu ölçüde uyuşmazlık yaşar. Hepsi aynı dine bağlı olmalarına rağmen din karşısında izledikleri yol birbirinden farklıdır.
Tabi aynı durum diğer medeniyetler için aynı anlayışa sahip oldukları, Uzak – Doğu medeniyeti kuşağına giren toplumlar ve milletler için de söz konusudur.
Medeniyetin oluşması için aklın, bilimin gelişmesi gerekir. Bilimin olmadığı yerde teknolojide olmaz. Birbirinden ayrılmaması gereken bu iki kavram oldukça önemlidir. Medeniyet, insanların daha rahat ve yüksek standartta yaşama imkânı sağlar bunun olabilmesi içinde teknolojinin gelişmesi şarttır.
Türk kültürü, dünyanın en eski kültürlerinden olması dolayısıyla zengin ve eklektik bir kültürdür. Bu nedenle biraz daha detayına ineceğim…
Türk Kültürü
Türkler, en az 5000 yıllık bir tarihe sahiptir. Türkler tarih boyunca geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu nedenle “Türk” adı birçok çeşitli anlama sahip olmuştur. İlk zamanlardan bu yana çeşitli adlarla tanınarak günümüzdeki adını almıştır.
Dünya üzerinde birçok topluluğu ve devleti bünyesinde barındırması nedeniyle çeşitli kavramlara bürünmüştür. Türkler, çok eski bir geçmişe sahip olmuş ve tarihin büyük bir kısmında varlığını sürdürmüş bir millettir. Türk adının ne anlama geldiği ise en çok merak edilen konulardan biri olmuştur. Bakalım “Türk” demek, ne demekmiş…
“Türk” Kavramının Anlamı Nedir?
Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan ve o kültürün yaşayışını benimseyen herkes ve tüm halk, Türk olarak adlandırılır. Aynı zamanda dünyanın birçok farklı yerinde yaşayan ve Türkçe’nin farklı lehçelerini konuşan, bu soya mensup olan herkesi içerisinde kapsar.
Türk adının ilk olarak nerede ve hangi kaynaklarda geçtiği en çok merak edilen konular arasındadır. Bu konuda birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Çin kaynaklarında bahsedilen Tu-kue adı, aslında Türk kavramının isim karşılığı olarak kullanılmıştır.
Türk kelimesi, Türk tarihinin en eski yazıtlarından olan Orhun Yazıtları’nda bol bol geçiyor. Bu yazıtta geçen Türü, Töre kavramlarının kanun, gelenek, kanunla düzenlenmiş ve birlik olmuş millet anlamında olduğu bilinir.
Göçebe Türk Kültürü Nasıl Ortaya Çıktı?
Dünyada yaşam süren beşeri toplumların millet olma süreçleri avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobancılığa geçmeleri ile başlamıştır. Türk milletinin oluşumunu sağlayacak olan toplulukların ise MÖ 6000’li yıllarda koyun yetiştiriciliği ile başladığı düşünülmektedir.
Atlı göçebe Türk kültürünün de bu tarihlerde ortaya çıktığı söylenebilir. İlk Türk kültürü olan “Anav kültürü” de bu süreçteki değişimler ve gerçekleşen yaşantı sonucunda ortaya çıkmıştır.
Türklerin ilk oluştuğu dönemlerden bu yana bozkır kültürünü yani konar-göçer yaşam tarzını benimsediklerini görüyoruz. Bilinenin aksine bozkırlar çölden oluşan yerler değildir. Türklerin hükmettiği geniş bozkırlar, otlak alanlar olması sebebiyle hayvancılığa açık ve verimli alanlardır. Bu nedenle de Türkler bu alanlarda rahatlıkla yaşamlarını sürdürebilmişlerdir.
Çoğunlukla atları yetiştiriciliği yapan göçebe Türkler, çadırlarda yaşamışlardır. Bu nedenle de çadır sanatında oldukça gelişmişlerdir. Bunun yanı sıra göçebe yaşam süren Türkler, aynı zamanda savaşçılık alanında da çok yeteneklidirler.
Savaşçılığa verdikleri önem, çocukların yürümeye başladığı andan itibaren sıkı bir eğitim görmeye başlamasından da anlaşılabilir. Savaşçılık eğitimi alan çocuklar ilk önce koyun sırtında ok ve yay kullanmayı öğrenmeye başlarlar ve bu eğitimler, canlı hedefler kullanılarak gerçekleştirilirdi.
Göçebe yaşam sürdüren Türkler, sert hava koşulları nedeniyle savunma konusunda da iyi olmak zorundaydılar. Bu nedenle çok erken yaşta savaş ve savunma eğitimi alırlardı. Bu eğitimlere koyun sırtında başladıktan kısa bir süre sonra at üzerinde hareket ederken silah kullanma eğitimine geçilirdi.
Göçebe Türkler, hem kültürel anlamda gelişmek hem de savaşçılık yeteneklerini geliştirmek amacıyla at yarışları, cirit, güreş ve gülle atma gibi sportif faaliyetler gerçekleştirirlerdi.
Türklerde askerlik alanında belli başlı ilkeler vardır. Bu önemli ilkeler, anlık karar, emre itaat, isabetli hedef vurma gibi şeylerdir. Savaşçılığa oldukça önem veren bu millet içerisinde eli silah tutan herkes, savaşçı olarak nitelendirilirdi.
Göçebe Türkler, zamanla çok geniş bir bölgeye yayılmaya başladılar. Ardından bu kavimler, karşılarına çıkan diğer devletleri de savaşçılık alanında etkilemeye ve kendi özelliklerini aşılamaya başladılar. Karşılaştıkları tüm devletler Türklerin bu gelişmiş savaşçı özelliklerine karşı şaşkınlık ve hayranlık ifadeleri benimsediler. Bu devletlerden biri ise Abbasilerdir.
Abbasiler, Türklerin birçok özelliğinden etkilenmişlerdir. Hatta öyle ki, “Samarra” adında yalnızca Türklerden oluşan bir Abbasi şehrini en iyi örnek olarak verebiliriz.
Bunun yanı sıra Bizans sınırında bulunan, Abbasiler tarafından kurulan Avasım şehirlerine yoğunlukla Türklerin yerleşmiş olduğundan da söz edebiliriz. “Abbasiler neden büyük bir tehlike oluşturan Bizans sınırına Türkleri yerleştirme ihtiyacı duydu?” diyebilirsiniz.
Bu durumu şöyle yorumlamak mantıklı olacaktır; Türkler, savaşçılık alanında çok gelişmiştir ve Abbasiler de Bizans’ı durdurabilecek kadar güçlü olan Türkleri sınıra yerleştirmenin daha güvenli olacağını düşünmüşlerdir.
Konargöçer ve Göçebe Yaşam Tarzı Arasındaki Farklar
Konargöçer yaşam tarzı ve göçebe yaşam tarzı çoğu zaman birbirine karıştırılabiliyor. Fakat bu iki yaşam tarzı arasında belli başlı farklar bulunuyor. Örneğin; konargöçer yaşam tarzında göçmen kuşlar gibi belirli hava şartlarına ayak uyduramazlar ve iklim koşullarına göre sürekli yayla ve ova arasında yer değiştirirler. Bu durum her yıl belli zaman dilimlerinde gerçekleşir. Fakat göçebe yaşam tarzında durum biraz daha farklıdır.
Göçebe toplumlar, genellikle yerleşik hayatı tercih ederler. Konargöçer yaşam stilindeki gibi hava koşullarına uyum sağlayamayıp sürekli yer değiştiren bir yapıya sahip değildirler. Konargöçer yaşam tarzına sahip olan topluluklar, çoğunlukla hayvancılıkla uğraşırlar.
Çünkü çiftçilik, sürekli yer değiştiren topluluklara uygun bir gelir kaynağı değildir. Fakat hayvanları göç ettikleri yerlere götürebilirler. Bu nedenle de konargöçer toplumlar, genellikle hayvancılık yaparak gelir elde ederler.
Bu toplulukların yaz ve kış olarak iki farklı yaşam alanları vardır. Bu alanlardan biri yaylak, diğeri ise kışlaktır. Anadolu’da kış mevsimi ve yaz mevsimi arasında belirli bir farklılık vardır. Konargöçer toplumlar da çoğunlukla Anadolu’da yaşam sürdürdükleri için yazın ve kışın sürekli göç ederler.
Göçebe yaşam stiline mensup olan topluluklar, yerleşik bir hayatı benimserler. Onlar da göç ederler fakat bunu yalnızca belirli aralıklarla yaparlar. Göçebe toplumlar, aynı zamanda savaşçı bir yapıya sahiptirler. Bu toplulukların geneli iyi at binerler. Göçebe toplumları incelediğinizde fark edeceksiniz ki, genellikle bir süre sonra tamamen yerleşik hayata geçmişlerdir.
Türklerde Konargöçer Yaşam Tarzının Özellikleri
Konargöçer yaşam tarzı, ilk uygarlıklardan beri devam etmiş ve Türklere kadar ulaşmıştır. Konargöçer Türkler, yalnızca hava koşullarına göre göç etmemişlerdir. Bu yaşam tarzındaki göçler, kimi zaman farklı nedenlerden ötürü de gerçekleşmiştir.
İlkel ve konargöçer bir yaşam stilini benimseyen Türkler, genellikle toplayıcılık üzerinden yürümüştür. Bu nedenle göç ettikleri alanlardaki doğal kaynaklar tükenmeye başladığında da göç etme ihtiyacı duyabilirler. Yani kısaca, konargöçerliğin tek nedeni iklim koşulları değildir. Bu tarz toplumlar için yaşadıkları alanların sağladığı avantajlar ve kaynakların yeri de çok büyüktür.
Konargöçer yaşam tarzını benimseyen Türklerin bir diğer gelir kaynağı ise hayvancılıktır. Bu nedenle de su kaynakları, bitki örtüsü ve bu tarz çeşitli etkenler yetersiz kaldığında da göç etme ihtiyacı duyabilirler.
Türkler sürekli göç ettikleri için farklı yaşam koşullarına ve inançlara da sahiptirler. Bu onlara kültür zenginliği de katmıştır. Türklerin benimsedikleri en yaygın inanç Tengricilik (Gök Tanrı) inancıydı. Gök tanrıcılık inancı, İslam inancına yakındır. Tek bir Tanrıya inanırlar ve onlar için de Tanrı soyuttur.
SSS
Kültür Tanımı Nedir?
Herhangi bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir.
Kültür Öğrenilir mi?
Kültür öğrenilerek nesilden nesile aktarılır.
Kültür Neleri Kapsar?
Bir milletin yeme, içme, yaşama, geçimini sağlama gibi etkinliklerini bütününü kapsamaktadır.
Kültür Nedir ile ilgili bu kadar uzun ve detaylı bir anlatım görmemiştim. Güzel bir yazı.
Bence güzel ama kültürün değişen ve değişmeyen unsurlarıda olsa keşke bu arada herkese benden selam sizi seviyorum! ♥️♥️