Felsefe Nedir?: Felsefenin Doğuşu ve Ele Aldığı Konular
Felsefe; “bilgi” ve “bilgelik sevgisi”dir. Yunancada “Philia” (Sevgi) ve “Sophia” (Bilgi, bilgelik) yani “neliği” “bilgelik sevgisi” anlamına gelir.
Felsefe, insanların doğru zannettikleri görüşleri, onlara yön verdikleri gerçekleri bile bir süzgeçten geçirip, sorgulama yetisini harekete geçirir. Yani Felsefe için “doğruyu bile süzgeçten geçirerek “salt doğruya” ulaşmayı amaçlar” diyebiliriz.
Felsefe, kişilerin benimsediği ve hatta hayat görüşlerini bu gerçeklerle oluşturup buna göre bir yaşayış biçimi kazandıran “neden doğrudur, nasıl doğrudur” sorularına cevap verir.
Konu İçeriği
Felsefe Nasıl Doğdu?
Felsefe, ilk olarak M.Ö. 7. yüzyılda İyonya Uygarlığı’nda önemli bir ticaret merkezi ve liman kenti olan Miletos (Milet) kentinde ortaya çıkmıştır.
Doğada olup bitenler bu dönemden önce tinsel olaylarla açıklanıyordu. Daha sonrasında İyonya Kenti ortaya çıkmıştır ve insanlar, doğadaki bu olaylara mantıklı açıklamalar getirmeye çalışmıştır. Felsefenin ilk kıvılcımı argümanlara mantıklı açıklamalar getirildiğinde başlamıştır.
Felsefenin başlangıcı sayılabilecek belir dönem yoktur. Olayların kronolojik sıralaması günümüzden geçmişe doğru yapmaya çalışılmaktadır. Felsefe için, kültürler arası ayrı ayrı başlangıçlar kabul edilir. Hangi kültür hangi dönemi içine alıyorsa sıralama o dönemden itibaren başlar.
İlk olarak herhangi bir kültür oluşumunda bunu bilmen gerekir. Hepsinde yeterli düzeyde bir felsefenin en önemli tanımı ‘düşünme üzerene’ bir olgular nileğidir. Bu nedenle bütün kültürler felsefenin başlangıcında etkili olmuştur.
Bir diğer husus varlık, oluş, bozuluş, ruh gibi konular daha sistemli bir biçimde düşünülmüştür. Sistemli düşünme felsefenin başlangıcı sayılabilir. Felsefe son olarak teoria’dır. Rasyonelden irrasyoneliteye geçiş yapar yani akli olandan akli olmayana doğru.
Doğadaki olup biten olayları anlam arayışı içine girer ve kavramaya çalışırlar. Felsefenin “theoria” olarak ortaya çıkışı birçok kültür ve medeniyetin ortak bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Özellikle Mısır ve Sümer Medeniyetlerindeki destanları, matematik, geometri, astronomi gibi alanlardaki bilgileri felsefenin temellerinde görmek mümkündür.
İlginizi Çekebilir: Ortaçağ Nedir? Ortaçağ Döneminde Zaman Çizelgesi
Felsefenin Ortaya Çıkışını Hazırlayan Şartlar Nelerdir?
- Toplumun refah seviyesi yüksek olduğu için insanların düşünmeye ayıracak zamanları olmuştur.
- Kültürel zenginliğin ve açık görüşlülüğün bu denli rahat olmasıyla felsefe olarak var olmuştur.
- Farklı inançlarla sahip olan bu kent, hoşgörüyle karşılanması son derece etkili olmuştur.
- İnsanlar düşünmeye başlamıştır ve bu merak duygularını harekete geçirmiştir.
Felsefenin Doğuşu!
Antik Yunanlılar, Milattan Önce VI. yüzyılda Antik Yunan, (bugünkü Yunanistan ve Anadolu’nun Akdeniz ve Ege kıyılarında) gelişmiş ekonomileriyle şehir devletleri tarzında yaşamlarını sürdürmekteydi.
Diğer medeniyetlerin düşünüş, bilim, teknik, geometri ve matematik gibi alanlarındaki etkinliklerini alıp bunları sentezlemişlerdir. Bu sentezin o dönemin inancı olan mitoloji ile kaynaşması, felsefeyi ortaya çıkarmıştır. Thales, insanlığın ortak birikimi olan felsefenin ilk filozofu olarak kabul edilmektedir
Fenomenolojik dünyada her şeyin sürekli oluş ve bozuluşa tabii olduğunu ve bir madde ile neyin geçekte var olduğunu açıklamaya çalışmıştır.
Bu maddeye “su” adını vermiştir. Şeylerin doğasının “su” olduğunu ve kendisinin değişmeyenlerin ana maddesi olabileceğini ve bütün bu evrende var olanların kendisinden doğup yine kendisine döndüğünü söyler.
İlginizi Çekebilir: Friedrich Nietzsche Kimdir?
İyonya Düşünce Tarzı ve Felsefesi
Sistemli bir şekilde felsefenin doğuşu Milet Kenti’nde ortaya çıkmıştır. Çünkü o dönemdeki sosyo-ekonomik şartlar (tarım- denizcilik) gereği bir liman kentidir. Bilgi birikiminin ve hoşgörünün gelişmesinde oldukça etkili olmuştur.
Milet Kenti kozmopolit bir toplum olduğundan felsefenin doğuşu kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Bu elverişli, ortamda Thales gibi aklı baz alan düşünürlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu nedenlerden dolayı İyonya Kenti, felsefe için bir beşiktir.
O dönemde bu koşula ilk ayak uyduran kişi, Miletli Thales’tir. Aklı baz alan bu filozof evrenin ilk Arkhesi’nin ne olduğu sorusuna cevap aramıştır. Evrenin ana maddesinin (arkhe) olduğunu söyleyen Thales bu düşünceye, doğayı gözlemleyerek yüksek dağlardaki deniz canlılardan hareketle varmıştır.
İlginizi Çekebilir: Felsefe Kitapları Nasıl Okunmalıdır?
Felsefenin Kurucusu Kimdir?
Felsefe, yukarıda saydığımız şartlar bir araya gelince, Thales “Neyin Gerçekte Varolduğu?” sorusu üzerinde durarak, felsefenin bir düşünce biçimi haline gelmesini sağlayarak “Felsefenin babası” unvanını aldı.
Doğayı anlamlandırmak için ilahi şeylerin gücüne sığınmayan Thales’i yaşadığı dönemde diğer kişilerden ayıran yegâne şey bilim ve astronomi ile ilgilenmesiydi. Anlayacağınız “felsefe yapmak” sözünün patenti Thales’e aittir.
İlkçağ Filozofları Kimlerdir?
Evrende var olan her şeyin nedenin ne olduğunu merak ederek “varoluş” üzerinde çok fazla durmuşlardır. Doğanın düşünülmeye başlanmasıyla doğa felsefesi çıkmıştır.
İlk kıvılcımı Thales’le başlayarak bir çok filozof “arkhe” adı verdiği maddelerle evreni açıklamıştır. Peki, bu doğa filozoflarımız kimdir? İşte, cevabı…
1- Doğa Filozofu; Miletli Thales
Miletli Thales MÖ 624 yılında doğmuş MÖ 546 yılında ölmüştür. Sonrates öncesi dönemde yaşamış doğa filiozofu olan Thales, felsefenin öncüsü ve bilimi başlatan kişi olarak adlandırılır. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda adına rastlanmaz ancak Heredot ve Diogenes Laertions gibi antik yazarlar, Thales hakkında bize bilgi verir.
Miletli Thales, yaşadığı dönemdeki toplum doğayı ve evreni anlamlandıran madde: mitoloji, Tanrılar ve kahraman figürleriyle açıklıyorlar ve yeryüzünde yaşanan tüm olayların nedenine “Tanrı” dedikleri kavramla bağdaştırıyorlardı.
Böyle bir düşünce yapısıyla karşı karşıya kalan Thales, toplumdan sıyrılıp, doğa olaylarının nedenine tanrıları değil doğadaki maddelerden biri olan “su” arkhesini ortaya koymuştur. Thalesten sonra gelen Anaksimandros ve Anaksimenes de aynı doğrultuda ilerlemiştir.
2- Doğa Filozofu; Miletli Anaximandros (MÖ 610-547)
Miletli Anaximandros, Thalesten sonra gelen ikinci doğa filozofudur. Doğada var olan her şeyin bir nedenden ibaret olduğunu bilen Anaximandros, evrendeki var olan her şeyi arkche ile açıklamıştır. Ona göre madde, sonsuz ve tükenmeyen bir şey olmalıdır. Bu maddeye “aperion” adı vererek evrendeki olup biten her şeyin ana maddesini sonsuz ve sınırsız olarak adlandırmıştır
Doğa Filozofu; Miletli Aneksimenes(MÖ 585-528)
Batı dünyasının ilk filozofları kabul edilen Miletos’lu Aneksimenes, Thales ve Anaximandros’tan sonra Miletli düşünürlerin sonuncusudur. Helenistik döneme kadar ulaşan yazılarından günümüzde kalanlar, yalnızca kendinde sonraki yazarların kendi eserlerinde kaleme aldıkları bazı bölümlerdir. Bu nedenle Anaksimenes’in düşünceleri çoğunlukla birbirleriyle çelişkilidir.
Thales evreni oluşmasını sağlayan maddeyi ‘su’ olarak tanımlar.Daha sonra “su” maddesi yerine Anaximandros “aperion” olarak açıklar.
Diğer iki filozof gibi doğayı anlamaya çalışan Anaksimenes, arkhe nedir? Soruna “hava “cevabı verir. Bunun nedeni havanın sonsuz bir madde olduğunu ve genleşip yoğunlaşarak diğer maddeleri oluşturduğunu söyler. Havanın yoğunlaşma sonucunda önce buğu ya da bulut, sonra su, en sonunda da taş, toprak gibi katı maddelere dönüşür, gözle görülebilir hale gelir.
İlginizi Çekebilir: Ortaçağ Nedir? Ortaçağ Döneminde Zaman Çizelgesi
Felsefe tarihinde önemli bir yer edinen Pisagor, bir çok bilim dallarıyla ilgilenmesine rağmen en büyük tutkusu sayılar olmuştur. Günümüzde derslere kadar yer edinen “Pisagor Teorisi” en önemli keşiflerinden biridir. Bu keşfi sayesinde “sayıların babası” lakabıyla anılmaya başlamıştır. Peki, Pisagor kimdir?
İlk çağ filozoflarından biri olan Pisagor, “ Yedi bilge” olarak bilinen filozoflar arasındadır. MÖ 570 – MÖ 495 yılları arasında Yunanistan’ın Samos adasında dünyaya geldiği düşünülüyor. Bu konuyla alakalı kesin bir bilgi sahibi olmamakla beraber Pisagoru, öğrencilerinin anlattığı kadarıyla bilmekteyiz.
Ünlü matematikçinin “sayılara” yüklediği anlam oldukça fazladır. Hatta öyle ki sayıların evreni yönettiğine ve evreni sayılarla çözebileceği savunur. Adeta sayılar üzerinde “Tanrısal” anlam yükleyerek ilahlaştırdığını da söylesek abartmış olmayız.
Pythagorasçı Düşünce ve Okulunun Felsefesi
İsminden’ de anlaşılacağı gibi Pisagor tarafından kurulup zaman içinde sistemleştirilerek okul haline gelmiştir. Pisagor öldükten sonra bile bu düşünce yapısı devam etmiş ve savunucuları da kendilerini “Pyhthagorasçı” olarak adlandırmışlardır. Bu okulun öğrenciler Öklid tarafından ortaya atılan “aksiyomatik geometrinin” temellerini atıldığı düşünülmektedir.
Pisagoras “Philo-sophia “kelimesini kullanıp bir disiplinin ismi haline getiren ilk kişi olarak karşımıza çıkmıştır. Felsefenin bir yaşam biçimi olduğunu söyleyerek theorikos bios (teorik yaşam) terimini kullanmıştır.Bu yaşam biçime göre de insanları üç sınıfa ayırmıştır.
- Şan, şöhret peşinde koşanlar,
- Maddiyat Peşinde koşanlar,
- Bilgi peşinde koşanlar,
Pisagor, kendini bilgiyi seven ve peşinden giden kişi olarak adlandırmıştır ve yaşamını bu düşünceye göre inşa etmiştir.
Peki, Pythagorasçılar?
Bu görüşün peşinden giden Pythagorasçıların görüşleri matematiksel verilere dayanır. Yani madde yerine form, nicelik yerine nitelik, fizik yerine de matematiği savunarak bu çizgide ilerlemişlerdir.
Matematik her şeyin yapı taşıdır ve matematiği açıklayamayacağı hiçbir şeyin olmadığını savunurlar. Evreni matematiksel ifadelerle açıklayan ve her şeyin sayılarla açıklanabileceği görüşünü öne süren akım Pythagorasçılıktır.
Pythagorasçıların Amacı Nedir?
İnsanın kendisini anlaması ve nasıl anlamlandırması gerektiği hakkında fikir verirler. İnsanın hayattaki amacı köle olan bedeni, ruhundan arındırmasıdır. Eğer insan kötü ve günahkar bir hayat sürdüyse, öldükten sonra ruhunun aşağılayıcı bir hayvanın bedenine gireceğini düşünürler.
Felsefe nedir, Ne değildirler’ den öteye giden Phatogorasçılar, hayatını bu düşünce tarzına göre yaşamışlardır. İnsanları doğru yolu göstermeyi amaç edinen bu görüş, evren hakkında bilgi vermekten ziyade ruhlarını arındırmaya yönelik bir tutum sergilemişlerdir.
Konfüçyüs Kimdir?
Günümüzde bile oldukça ismini sık duyduğumuz Çin bilgesi Konfüçyus, düşünce tarzıyla, eserleriyle anılmayı başaran filozoflarımızdan biridir.
Kesin bir bilgi olmamakla birlikte M.Ö 551 yılında, Lu kentinde -şimdiki Shantung eyaletinde- doğduğu düşünülüyor. Aristokrat bir sınıftan geldiği düşünülen Konfüçyüs filozof, siyasal yönetici olarak anılır. Ayrıca Çinlilerin resmi din olara kabul ettikleri öğretinin kuramcısıdır. Peki, Büyük Çin Bilgesi, hangi öğretileri ile anılıyor?
Konfüçyüs Felsefesi Nedir?
Konfüçyüs’ün felsefe denildiğinde akla ilk “Denge Felsefesi” gelir. Ve şu cümlelerle tanımlar ““Bu denge, dünyadaki tüm insan edimlerinin çıktığı eşsiz köktür; bu uyum tüm edimlerin izlemesi gereken evrensel yoldur.” Bu felsefesinde evreni örnek olup ona benzersen ancak varoluşumuzu tamamlayabileceğimize inanır.
Denge Felsefesi Nedir?
Konfüçyüs’e göre “denge” ve “uyum” arasında farklar mevcuttur. Dengenin oluşabilmesi için dengenin, “zevk kızgınlık, keder neşe, coşup taşma duygularına” kapılmak oldukça yanlıştır.
Doğru olanın Uyum olduğu ve bunu “bu duyguların hep tam zamanında ortaya çıkması” ile gerçekleştirilmesi gerektiğini söyler. Konfüçyüs ‘un inanışına göre tüm yeryüzündeki her şeyin sahibinin Tanır olduğunu ve bundan dolayı da barış ve huzur içinde yaşamayı öğrenmemiz gerektiğine inanır. Eğer bu uyumu yakalayamazlarsa Tanrı yeryüzünü, insanların ellerinden alacağını söyler.
İlk Çağ Filozofları Kimdir?
- Herakleitos (MÖ 540-480)
- Parmenides (MÖ 515-460)
- Anaksagoras (MÖ 500-428)
- Pratagoras (MÖ 490-420)
- Gorgias (MÖ 480-380)
Felsefeyi Sistemli Hale Getiren Filozof Kimdir?
Sokrates “sorgulamak” konusunda adeta geleceğe yön tutmuş kişi olarak gösterebiliriz. Kendisi küçük bir at sineğine benzeten ve bu at sineği kişileri rahatsız eder ama zarar vermeyen türde olduğunu söyler. Felsefe nedir? sorusuna çok iyi bir örnek olan Sokrates bu epistemesi uğrunu yani gerçekleri gizleyip hayatta kalmaktansa, doğruları söyleyip ölmeyi tercih eden bir filozofumuzdur.
Sokrates Felsefesi: “Kendini Tanı”
Bu sözüyle modern çağa meydana okuyup, yalnız insanların hayatlarıyla ilgili sorguladığı ve insanların bildikleri zannettikleri şeylerin altının boş olduğunu onlara kanıtlayan bilgelerin bilgesi Sokrates, savunduğu ahlak öğretisini, yaşamında da uygulayarak felsefeyi sistemli hale getirmiştir.
Sokrates’e göre felsefe düşünen ve merak edenlerin işidir. “Özgürlük nedir, insan nedir, ahlak nedir?” gibi hayata dair sorular sorarlar. Kısaca Sokrates’e göre felsefenin işi “Nedir?’ ile uğraşmaktır.
Sokrates’e göre felsefe, kendisi için önemli olan her türlü konuyu akıl süzgecinden geçirerek ele alış biçimidir. Felsefeci doğrudan doğruya doğa, tarih, toplum üzerinde eleştirici bir bakış açısıyla düşünebileceği gibi kendi deneyleri, çeşitli bilimler tarafından bu varlık alanlarıyla ilgili olarak kendisine sağlanan veri malzeme üzerine de düşünebilir, bunların geçerlilik derecelerini ve sınırlarını soruşturabilir.”
Sokrates’in Ölümü: Baldıran Zehri
Felsefe alanında en öncü isimlerinden biri olan Sokrates , onurlu ve haysiyetli bir yaşam süren ünlü düşünür Sokrates, insan olabilmenin söylemle değil davranışıyla olabileceğinin kanıtını asırlar önce bizlere göstermiştir.
Kendini döneminde insanları düşünmeye, sorgulamaya ittiği için yöneticiler tarafından göze batan Sokrates, “adaletsiz” yaptırımlarına karşı onurlu bir davranış sergileyerek hiç tereddüt etmeden tüm sevdiklerini arkasında bırakıp baldıran zehirini içmiştir.
Sokratesi “Sokrates” yapan şeyde tam buydu! Doğruluğuna emin olduğu öğretisi uğruna ölmeyi bile göze alabilmek…
Sokrates, ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilir. Platon’un “Sokrates’in Savunması” adlı eserinde Sokrates, Atinadaki halkın tamamının tanrılara inanmaması gerektiğini, onların yerine başka tanrılar koymalarını ve bu nedenle gençleri etkilediği gerekçesiyle yönetilenler tarafından ölüme mahkûm edilir.
Meletus: “Sokrates, devletin şart koştuğu tanrılara inanmıyor, gençlere sunduğu fikirlerle ahlakını bozuyor” iddiası üzerine şikâyet eder ve Sokrates mahkemeye çıkartılır. 501 kişinin yargılaması sonucunda baldıran zehri içip öldürülmesine karar verilir.
Hiç tereddüt etmeden baldıran zehiri içmeden önce son kez karısıyla arasında geçen diyologta;
Sokrates: Karısına neden ağladığını sorar.
Karısı: Seni suçsuz yere öldürüyorlar demiştir.
Sokrates bunun üzerine : “iyi ya işte suçlu yere öldürülsem daha mı iyi olacaktı” cevabıyla yetkin bir filozof olduğunun kanıtı niteliğindeydi.
İntihar ettirilmeye zorlanmadan önce öğrencilerine şu nasihati verdi “unutmayın ben ne ilk ne son olacağım hak ve hakikati, gerçeği günlük hayat kaygılarının üstünde tutan birçok insanın akıbeti benim gibi olacak” diyerek baldıran zehrini içip öldü.
Sokratesi “Sokrates” yapan şey tam olarak da buydu. Hakikati aramak için çıktığı bu yolda kendini öldürebilmeyi bile göze almak…
Menon Paradoksu
Felsefe dalında en önemli isimlerinden biri olan ve Antik Dönem Yunan Filozofu olan Sokrates öğretileriyle, yaptığı konuşmalarla ve sofistlerle girdiği diyologlarla döneminde iz bırakmıştır.Öğrencisi Platon’un eserleri sayesinde Sokratessi yakından tanıma fırsatı bulduk.
Platonun “Menon” eserinin konusu Sokratesin “doğurtma” yöntemiyle yoldan geçen bir köleye geometri problemi çözdürmesinden bahseder. Bu eserdeki amaç Menon bilginin varlığını ispat etmek ister. Bu nedenle Atina sokaklarında gezerken daha önce geometri hakkından en ufak bir bilgisi olmayan bir köleyi yanına çağırarak işe başlar;
Sokrates burada, kendisine güvenmediğini ve hiçbir şey bilmediğini söyleyerek konuşmaya başlıyor. Sonra Öğrenmenin bir “hatırlamadan” ibaret olduğunu iddia ediyor.
Bunu ispatlamak adına köleye değil mi?”, “olur mu?”, “olmaz mı?”, “bulunur mu?”, “etmez mi?” gibi doğru sorular sormaya başlar. Köle bu sorula kısa kısa cevaplar vererek geometri problemini çözdürür.
Sokrates’e göre bilgi kişinin kendisinde her zaman var olduğudur bunun yanı sıra bilgi daha sonradan elde edilemez. Bütün bilgilerin, kölenin kendisinde olduğunu ve Sokrates’in sadece “doğurtma” işlemi yaparak hatırlattığını söyler.
Felsefenin Ele Aldığı Konular Nelerdir?
- Etik Felsefe
- Estetik Felsefe
- Epistemoloji Felsefe
- Mantık Felsefe
- Metafizik Felsefe
1- Etik Felsefesi(Ahlak Felsefesi) Nedir?
Ahlak felsefesi doğru ve yanlış algısını ahlaki normlara göre işler.. Yunanca “ethos” kişilik demektir. Felsefe ahlaki değerlerle ilgili olan alt dalına karşılık geliyor.
Ahlak, bir toplumun oluşmasındaki temel normlardır. Yani; insanların birbirleriyle olan davranışları ve ilişkileri düzenlemek maksadıyla kurulmuş değer sistemidir.
Ahlak topluma neyin doğru, neyin yanlış olduğunu gösterir.Bireyler ve toplumlar arası farklardan yola çıkarak doğru ve yanlışın öznelliği, ahlakiliğin ölçütü, davranışların ve düşüncelerin haklılığı- haksızlığı gibi düşüncelerle ilgilenir. “İnsan nasıl davranmalıdır?” sorusunu çeşitli durumlarda örneklendirir.
İyi- kötü, doğru-yanlış, bilgelik- erdem, suç, adalet gibi sözcükler anahtar kelimeleridir. “Ahlak nedir?” sorusuna cevap ararken bir yandan da iyi-kötü gibi düailte’de olan olguları incelerler.
Felsefe Etiğini ortaya çıkaran temel etken Sokrates ve Platon gibi filozofların insan hayatının amacı ve erdemli bir hayatın niteliği üzerinde düşünmeye başlamaları olmuştur.
Sokrates hayatı boyunca erdemli bir hayatın peşinden gitmiştir Sofistlerin genel geçer ahlaki değerlerin olmadığını iddia etmiştir. Ahlak filozofları kural koyucu yaklaşımlar benimsemiştir ve , insanların ne yaparsa bu ahlaklı ya da neden kaçınmaları gibi soruların cevaplarını verirler.
2- Estetik Felsefesi Nedir?
Eski Yunanca’da “Aisthesis” kelimesinde günümüze gelmiştir. Güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenen estetik felsefesi söylediğinizde anlaşılacağı gibi duymak, algılamak anlamına gelir. “Güzellik, sanat felsefesi gibi kavramların nedir?” sorusuna cevap ararlar. Bilimsel olarak fenemolojik dünyadan duyularımızla algılarımızın yorumlanmasıdır. Sanat felsefesiyle ilgilenir. Çoğu filozof “güzel olan şey nedir?” sorusuna cevap arar.
Estetik konusu ilkçağdan beri üzerinden detaylı durulan bir konu olmuştur.Platon, Aristoteles ve daha sonrasında Leonarda Da Vinci , Michelangelo gibi estetik kavramı ve sorunlarıyla ilgilenmişlerdir. Estetik sadece güzel olanı inceler. “Kant estetiği” adlı kitabında çok güzel bir şekilde değinip farklı bir bakış açısı katmıştır.
3- Epistemoloji Felsefesi Nedir?
İlk çağlarda Thales, Anaksimandros gibi filozoflar metafizik ile oldukça yakından ilgilenmişlerdir. Evrenin salt bir maddeden oluştuğunu her filozofun bu maddeyle ilgili farklı yaklaşımları vardır.
Bu düşünüş biçimi filozofları akıla ve bilgiye yönelmesini sağlamıştır. Bu da insanın gerçekte ne bildiklerini sorgulamasına yol açmıştır. Böylece episteme felsefesi doğmuştur.
Kelime anlamı olarak “bilgi felsefesi” olarak geçer. Bilginin sınırları ve doğasıyla ilgilenir. “Bilgi nedir ve bunu nasıl bilebiliriz ve yahut neyi bilebiliriz- bilemeyiz. Bilmek nasıl olur?” tarzındaki soruları barındırır.
4- Mantık Felsefesi Nedir?
Bilginin ne olduğunu, yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan bir organdır. Doğru düşünüş biçimini nasıl gerçekleştirebileceğimizi bizlere en doğru bir şekilde göstermeye amaçlayan bu disiplin Aristoteles tarafından kurulmuştur.
Sistematik bir biçimde akıl yürütmeyi sağlayan bir öğedir. Olaylar ve düşünceler arası bağlantı kurmak ve düşüncelerin birbiriyle ilişkisini irdelemek temel işlevleridir.
Doğru düşünce, düşünce yöntemleri, düşünceler arası bağlantı gibi hususlarla ilgilenir. Felsefe, matematik, bilgisayar bilimi mantıkla en alakalı alanlardır.
5- Metafizik Felsefesi Nedir?
Metafiziğin babası olarak anılan Aristoteles “fizik bilimlerinin ötesinde kalan” anlamını gelen “metafizik” kelimesini günümüze kazandırmıştır.
İnceleme alanları varlık, varoluş, evren, uzay,zaman,tanrı gibi kavramlar üzerinde dururlar.Varlık ötesi, ve maddenin doğası ile ilgilenir. Madde, ruh, tin gibi kelimeler kullanılır. “Varoluşumuzu oluşturan şeyler nelerdir? ,var olan nedir? varolmak neye benzer?” gibi temel sorulara cevap ararlar.
“ Az felsefe insan zihnini tanrı tanımazlığa götürür, ama felsefe de derinlik, insanların zihinlerini dine götürür.” Friedrich Nietzcshe!
Felsefe Ne Değildir?
Felsefe, bütün dünya görüşlerin genel toplamıdır. Ancak bu tanım felsefeyi diğer bilimlerle benzeş gösterilemez. Felsefe kendi başına bir disiplindir ve edebiyat, bilim din gibi dallarla bir tutulamaz.
Ne kadar benzeş özellikler görülse bile felsefe dünyayı bir bütün olarak ele alarak fikirleri sistematik hale getiren, olayları akıl yürütüp mantıksal argümanlarla ortaya çıkarır. Bu nedenle felsefe “nedirden” çok ne “değillerle” ilgilenerek genç beyinleri aydınlatmak için açıklama getirdik.
Felsefe “Bilim” Değildir
“Felsefe ne değildir” sorusuna cevap verebilmek için ilk önce, felsefe nedir? sorusunu bilmemiz gerekiyor. Felsefe, bir düşünsel etkinlik, uslamlama ve tutarlı akıl yürütmedir.
Felsefe ne değildir? Sorusuna geldiğimizde ilk olarak felsefe bir bilim değildir. Nedenlerine bakıldığında iki tür yaklaşım vardır. Birincisi “idealist yaklaşım”, ikincisi ise “pozitivist yaklaşım” biçimidir.
İdealist Yaklaşım Nedir?
Felsefe bilimin ötesinde gören bir yaklaşım türüdür. Bu yaklaşıma felsefe, tinsel güçlerin var olduğunu ve evrendeki her şeyin olup bitmesinin bu tinsel güç belirlediğini savunan yaklaşımdır.
Evrendeki var olan her şeyi “düşünüş biçimiyle kavrayabileceğimizi onun dışında nesnel bir gerçekliğin varlığından emin olamayacaklarını” dile getiren felsefe akımıdır.
Bu görüş günümüzde kabul edilmemektedir ve hiçbir bilim böyle bir yaklaşımı kabul edemez.Bilim kendini sınıflandırılmasını, çalışma alanlarını ve problemlerini kendi başına çözme konusunda yeterince yetkindir. Bu nedenle bilim, idealizmden etkilenerek var olmamıştır.
Pozitivist Yaklaşım Nedir?
Bu yaklaşıma göre bilim, felsefe dalına ihtiyaç duymaz. Felsefeyi bilimin bir hizmetçisi olarak tanımlar ve felsefe, bilim felsefesi ilen sınırlandırarak bilimin sorunlarını çözmek için ortaya atılan akımdır. Pozitivistlere göre; felsefe ne değildire cevap olarak felsefe yanlış bir yöntemdir argümanını ortaya atarlar.
Bu iki yaklaşımdaki temel hat felsefeyi bilimin dallarından biri zannetmeleridir. Felsefe ve bilim ne kadar benzeş gözükse de felsefenin akıldaki soruları gidermesi, bir dünya görüşü sağlaması gibi pratik, teorik hayatta da diğer disiplinlere bakış açısını farklı bir yorum getirmesini sağlar.
Felsefe “Din” Değildir!
Din ile felsefe benzeş gözükmesindeki temel sebebi felsefe olduğu gibi dinde de doğru bilgiye ulaşma çabası vardır. Dinin, felsefeden tek farklı bu doğruya ulaşmadaki yöntemlerdir.
Dine göre; bir savda gerçekliğe ulaşma çabasına girerken gidilen yolda kutsal kitaplara bakılarak o savın doğruluğun gerekçelendirilmesi yapılır. Tinsel değerlere göre doğru bilgiye ulaşmak için önce kendi kutsal kitabına inanıp daha sonra başka düşüncelerinde bu inançlara göre değerlendirilmesidir.
Kendi kitabına inanmak koşulsuz bir kabul görmektir. Bu yüzden dinde doğru bilgiye ulaşmak değerlere göre kabul gördüğü için bağımsız değildir.
Felsefe “Sanat” Değildir!
Felsefeyi sanattan ayıran temel etken, onun neyi amaçladığı ve neyin peşinde olduğudur. Felsefenin amacı doğru olana erişmek, doğruyu aramak ve kavramaktır.
Sanatın ise bir edebi metnin ya da şiirin doğruluğunu amaçlamak gibi bir kaygı gütmez. Duygu ve düşünüş biçimlerini ne kadar da en iyi şekilde aktarım sağlasalar da; kalbe dokunan kişiler şair, doğruyu akıl yürüterek arayan ve nihai amacının bu ölçüde götüren kişilere filozof denilir.
Felsefe Kavramları
Çağımızda eksikliğini iliklerimize kadar hissettiğimiz “düşünme ve sorgulama” herkesin teorikte yaptığını zannettiği ancak iş pratiğe geçildiğindeyse afalladığı olgusal bir yanılgı biçimidir.
Eğer felsefe ile uğraşıyorsanız yada kıyısından köşesinden bir şeyler yakalamayı başardıysanız Nietzcshe’nin üst insan kavramına doğru yol alıyorsunuz demektir.
Şu dönemde bu kavrama yönelmek her ne kadar zor gibi gözükse de diğer insanlardan ayrışarak ufkunuzu genişletip farklı yolculuklara kapı açmak senin için şans mahiyetindedir.
Eğer bu şansını değerlendirmek istiyorsan, felsefeye yeni başlayanlar için ya da bilgilerini tazelemek isteyenlere yardımcı olmak adına derlediğimiz felsefe ile ilgili bilinmesi gereken kavramları inceleyin.
1- Emperizm (Deneycilik- Ampirizm) Nedir?
Felsefe alanında önemli bir yere sahip olan John Lock’un kurucusu olduğu bu akımda; insan zihninin doğuştan bomboş olduğunu bilginin zihne duyumlar sayesinde sonradan geldiğini ve deneyimle kazanıldığını söyleyen görüştür. Deneycilerin öne sürdüğü göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha (tabula rasa) gibidir.
2-Analitik Felsefe Nedir?
Çağdaş felsefede geleneklerden bir tanesi olan Analitik felsefe, 20.yüzyıldan sonra yaygınlaşmıştır. Klasik mantık çerçevesinde giderek elde edeceği her yeni savı mantık çerçevesinde yürütme amacı güder. Bu nedenle dil ve dildeki kavramları matematik, geometri gibi bilim dallarından yardım alarak konuşma dilini araştırdığı felsefe akımıdır.
3- Arkhe Nedir?
Felsefe ortaya çıktığı dönemlerde kullanılan arkhe kelimesinin “ilk, ana, temel, başlangıç” demektir. Felsefede ise evrende var olan her şeyin temelinde yatan ilk şeye “arkhe” adı verilir. Sokrates öncesi doğa filozofların kullandıkları “ana madde” anlamı kazandırdıkları kelimedir. Örneğin; Thales evreni anlamlandırmaya çalışırken su arkhesini kullanması ya da Aneksimenes’in hava arkhesini kullanması gibi.
4- Determinizm Nedir?
Felsefe alanında sıkça kullanılan terimler arasında belirlenimcilik anlamına gelen, evrendeki tüm olayları ve bu süreçlerin nesnel bir gerçeklikten ibaret olduğunu kabul gören yaklaşımdır. Temeli neden- sonuç ilişkisine dayanan her sonucun bir neden ibaret olduğunu ve her sonuç başka bir sonucu nedeni olduğunu savunan felsefi bir kuramdır. Kısacası geçmişte var olan nedenler ile geleceğin belirlenmesidir.
5- Diyalektik Nedir?
Felsefe çok fazla kullanılan bir terim olmakla beraber akıl yürütme üzerinden doğruya ulaşma yöntemidir. Kavramlar arasında karşıtlık ilişkisinden yola çıkarak tez ve antitez olmak üzere mantıklı sonuçların ortaya çıkartılmasına savların çürütülmesidir.
6- Dogmatizm Nedir?
Felsefe geçmişten günümüze kadar hala tartışılmaya devam eden felsefi düşünme biçimidir.Bilimsel verilere dayanmaksızın dini öğretileri üzerinden ele alınan düşünceleri kabullenen anlayıştır.Herhangi bir sistemin veya Apriori ilkelerin, her yerde ve her zaman genel geçer olduğunu ileri sürdüğü mutlak bilgilere dogmatizm denir.
7- Kritsizm Nedir?
Bu yaklaşımın kurucusu olan Kant, varlığın tam olarak bilinip bilinemeyeceği usun bilgisinin genel geçer olup olmadığını saptamaya çalışmıştır. Bundan dolayı kant felsefesi eleştirisel bir felsefi temellerine dayanır. Özellikle Kant, dogmacılığın ve kuşkuculuğun karşısına koyduğu yöntemdir.
7- Epistemoloji Nedir?
Nedirlerle ilgilenen sorulara cevap arayan felsefi bir terimdir. Bilginin özünü, doğasını kaynağını araştırıp inceleyen felsefe dalıdır. Filozoflar felsefenin birçok alanına dair çeşitli sorular sormuş ve makul cevaplar aramışlardır. “Bilgi nedir?” cevap aramak için yola çıkıp yolda kalan bir felsefe akımıdır.
8- Estetik Nedir?
Sanatta iyilik ve güzellik ile ilgilenen felsefe dalıdır. Güzellik değeri hem doğada hem de sanat eserinde karşımıza çıkar. Sanat felsefesi sadece sanat alanında karşımıza çıkan güzelliği irdeler.
9- Varoluşculuk Nedir?
İnsanların kendi değerlerini ancak kendisi oluşturabileceğini, geleceğiyse yine kendi oluşturabileceğini savunan bir felsefe görüştür. Varlığın ve varoluşun özden önce geldiğini daha sonra tutum ve davranışlarla kendini sürekli biçimlendirdiği düşünüş biçimidir
10- İdea Nedir?
Felsefe alanında önemli bir prensip olarak Platon tarafından ortaya atılmış bir kuramdır.Gerçek bilginin temeli ancak idealar dünyasında bulabileceğimizi söyler. Fiziki dünyada zaman ve mekanda değişime uğrayan uğrayan, her şeyin dönüşüm içerisinde olduğumu epistemenin gerçekleşemeyeceğini idealar dünyasında gerçek bilginin var olduğunu söyleyen bir kuramdır.Platon bunu mağara örneğiyle açıklar: Bir mağaranın girişinde durup arkası güneşe dönük olan köle, arkası güneşe dönüktür. Elleri bağlı bir şekilde yalnızca önündeki mağara duvarına yansıyan kendi gölgesini görmektedir. Bu kişi duvardaki gölge ve ışığı gerçekliğin kendisi zanneder. Oysa gerçek Güneş ve kendi bedenidir.
Elealı Zenon ve Paradoksları
Felsefe nedir sorusunu daha iyi alayabilmek bilmesi gereken paradoks çeşitlerden bir kaçını bu yazımızda bulabilirsiniz. Bütün mantık önermelerini bırakıp alışagelmişin dışında argüman ortaya atan Elealı Zenon somut nesnelerin çokluğunu ve hareketin gerçekliğini şüphe ile karşılar. Bu nedenle paradoksları ile anılarak hareketin olmadığını savunur.
1- Akhilleus ve Kaplumbağa Paradoksu
Akhilleus Yunan mitolojisinde kahramanlardan biridir ve henüz küçük yaşlardayken bile bir ceylanı yakalayabilecek kadar hızlı, bir aslanı öldürebilecek güçlüdür. Bir gün Akhilleus ile kaplumbağa yarış yaparlar.Bu yarışta kazanacağını %100 emin olan Akhilleus yarış başladıktan sonra kaplumbağanın önce koşmasını izin vererek yarışa başlarlar.
Sizce bu yarışı Hızlı ve güçlü yunan tanrılarından biri olan Akhilleus mu kazanır, yoksa güçsüz, çelimsiz ve yavaş olan kaplumbağa mı? Olması gereken Akhilleus yarışı fark atarak kazanmasıdır değil mi? Eğer bu kanıya göre düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Çünkü Zenon’a göre Akhilleus hiçbir zaman bu yarışta kaplumbağa geçemez. Neden mi? İşte cevabı…
Felsefe alanında en temel teorileri ortaya atan Zenona göre “Akhilleus kaplumbağanın başlama noktasına vardığında, kaplumbağa önde başlamış olduğu için bir miktar daha yol almış tır. Akhilleus kaplumbağanın aldığı yolu tamamlamak için her zaman bu yolun önce yarısını koşmak zorunda değil midir? Ve her yarı yolu tamamladığında, kaplumbağa daha da ilerlemiş olacağından bu sonsuza kadar devam eder ve Akhilleus asla kaplumbağaya yetişemez.” Bu paradoks sonsuza kadar bu şekilde gider ve Akhilleus kaplumbağayı hiçbir zaman yakalayamaz. Zenon’un amacı mantıksal açıdan bakıldığında hareketin imkânsızlığı göstermektir.
Hareketin imkansızlığını anlatmak için başka bir paradoks ile devam ediyoruz.
2- Tamam Paradoksu
Ok yaydan çıktığı andan itibaren hareket etmesi imkânsızdır. Alışılmışlıkların dışında bir mantık yürüten Elealı Zenon Pardoksu ile yaydan çıkan ok hiçbir zaman varış yapamaz. Nasıl mı?
A noktasından B noktasına giden Ok, zaman da sadece bir noktada durağan yani tekdüze durma zorunluluğuna sahiptir. Bu sayede ok varış noktasındaki hedefini asla bulamayacaktır. Zenona göre Yaydan çıkarak ilerleyen bir ok, zaman içindeki her anda belirli bir konumda yani durağandır. Bu nedenle tek bir noktada olan okun harekete etmeye vakti olmadığından ilerleyen zamanların hepsi durağan yani hareketsizdir. Yani yaydan çıkan ok Zenon Paradoksuna göre hiçbir zaman hedeflediği noktaya varamaz çünkü ok belirli bir zaman içinde hareketsizdir. Ortaya attığı teori ile felsefe alanında büyük bir başarıya sahiptir.
? Bir Felsefecinin Gözünden Tavsiyeler
Felsefenin kıyısından köşesinden ilgilenmeye başladıysanız siz de artık düşünen ve sorgulayan bir birey haline gelmeye başlamışsınız demektir. Felsefe, hayata dair anlam arayışı içerisine girerek, kişileri düşünmeye, sorgulamaya iten ve merak duygunuzu harekete geçirmeyi sağlayan bir disiplin biçimidir. Düşünmenin zor olduğu şu dönemde felsefeyle ilgilenmek kişiye farklı bir boyut kazandıracaktır.
Felsefe Hakkında Sık Sorulan Sorular
Felsefe Neden Bir Bilim Dalı Değildir?
Felsefe, bir bilim değildir. Çünkü felsefe kendi başınadır.
Felsefe Olgulara Dayanır mı?
Felsefe, temelini bazı olgulardan alır.
Kümülatif Ne Anlama Gelir?
'Birikerek artması, diğer bir deyişle verilerin birikmesi suretiyle üst üste toplanması' anlamına gelir.